top of page

Sislerin İçinden

Güncelleme tarihi: 28 Nis

Karakter Özeti:

 

Adı: Dr. Kuray Yalman

Yaşı: 45

Uzmanlıkları:

 • Adli Psikoloji

 • Klinik Psikoloji

 • Psikiyatri

 • Nöroloji

 • Şizofreni Araştırmaları

Kişilik Özellikleri:

 • Soğukkanlı ama içten içe duygusal bir derinliğe sahip.

 • Trajik geçmişler yaşayanlara karşı gizli bir şefkat besliyor.

 • Bilime sıkı bağlı ama metafizik sorularla zihnini meşgul ediyor.

 • Kravat takmaz; her zaman temiz ama rahat giyinir.

 • Kendi geçmişinde bir travmatik şizofreni vakası var.

 • İstanbul merkezli çalışıyor ama gerektiğinde Anadolu kasabalarına da gidiyor, adli vakalarda bilirkişilik yapıyor.

 • Sabah kahvesiz güne başlamaz, kahvesini sade içer.



Sislerin İçinden

 

İstanbul, Kasım ayının ilk haftasıydı.

Boğaz’ın üstüne çökmüş gri bir sis, şehri görünmez bir kefene sarmıştı.

Sokak lambaları, sisin içinde birer sarı gölge gibi titriyordu.

 

Dr. Kuray Yalman, sabah saat yedide evinden çıktı.

Elinde deri evrak çantası, üzerinde gri kabanı vardı.

Üçüncü kahvesini yudumlamış, gece boyu uyuyamamanın yorgunluğunu susturmak ister gibi sert adımlarla yürüyordu.

Bugün önemli bir vakaya çağrılmıştı:

Adli tıp raporları şüpheli bir ölüm vakasında çelişkili sonuçlar veriyordu.

Ve mahkeme, son sözü söylemesi için onu görevlendirmişti.

 

Cinayet mi, yoksa şizofrenik bir intihar mı?

Bu sorunun cevabı, sadece adaletin değil, bir ailenin kaderini de belirleyecekti.

 

1. Bölüm: İki Kapı Arasında

 

Kadıköy’ün eski sokaklarından birinde, üç katlı yıpranmış bir apartmanın önünde durdu.

Demir kapının paslı tokmağını çaldı.

 

Kapıyı açan genç polis, “Sizi bekliyorlardı, doktor bey,” dedi.

İçeri girdiğinde ağır bir rutubet kokusu yüzüne çarptı.

Duvarda, sararmış bir “Hoşgeldiniz” yazısı asılıydı.

Ama bu evde kimsenin hoş gelmediği açıktı.

 

Üçüncü kattaki daireye çıktı.

Kapı aralık bırakılmıştı.

 

İçeri girdiğinde salonun ortasında bir kadın cesedi gördü.

Yerde, eski bir halının üstünde yatıyordu.

Gözleri kapalıydı ama yüzünde hafif bir gülümseme vardı.

Etrafında ilaç kutuları, eski kitaplar, kopmuş bir zincir kolye ve duvara yapıştırılmış garip çizimler…

 

Kuray, eğildi.

Kadının bileğinde ince kesikler vardı.

Ama hepsi eskiydi, taze değildi.

Demek ki geçmişinde intihar girişimi olmuştu.

 

Salondaki diğer kişiler —bir polis memuru, bir savcı yardımcısı ve olay yeri inceleme ekibi— sessizce Kuray’a bakıyordu.

 

Kuray, cebinden küçük bir defter çıkardı ve kendi kendine not aldı:

“Vaka: Zehra Demirtaş, 34 yaşında. Ön tanı: paranoid şizofreni. Tedavi geçmişi: yarım bırakılmış.”

 

İçinden bir cümle geçti:

“İnsan bazen kendisinden bile saklanır.”

 

 

2. Bölüm: Gerçek ve Sanrı Arasında

 

Evdeki izler, basit bir intiharı işaret ediyordu.

Ama Kuray şüpheciliğini korudu.

Çünkü her ölüm, insan ruhunun derinliklerinde gizli bir savaşın izlerini taşırdı.

İncelemeye devam etti.

 

Kadının çalışma masasında bir defter buldu.

Sayfalar karalanmıştı.

Cümleler arasında bazı kelimeler sürekli tekrar ediliyordu:

 

“Saklıyorlar.”

“Beni duvarların arkasından izliyorlar.”

“İçimde başka bir ses konuşuyor.”

 

Kuray, defteri dikkatlice kapattı.

Şizofreninin klasik semptomlarıydı bunlar: hezeyanlar, işitsel varsanılar.

 

Ama bir şey eksikti.

Ölüm öncesi yazılmış son notlar yoktu.

Normalde, intihar eden şizofrenik hastalarda bir vedalaşma, bir kopuş işareti olurdu.

 

Burada hiçbir veda yoktu.

Sanki ölüm, kadının değil, başka birisinin planıydı.

 

 

3. Bölüm: İpucu

 

O anda gözleri duvardaki çizimlere takıldı.

Duvarda, üst üste binen şekiller vardı: gözler, kapılar, eller…

 

Bir figür özellikle dikkat çekiyordu:

Kapının aralığından bakan karanlık bir siluet.

 

Kuray, polis memuruna döndü:

“Bu evin başka anahtarı var mı?” diye sordu.

 

Polis başını salladı:

“Hayır, sadece kurbanın cebinden bir anahtar çıktı.”

 

Kuray içinden geçirdi:

“Bu kapı, içeriden kilitlenmiş gibi görünmüyor.”

 

İnce bir detay.

Ama adalet, küçük detaylarda saklıydı.

 

 

4. Bölüm: Sonuç

 

Olayı mahkemede raporladığında şu sonuca vardı:

 • Zehra Demirtaş’ın ölüm sebebi aşırı dozda ilaç.

 • Ancak, ilaçlar, Zehra’nın kendi rızası dışında verilmiş olabileceği şüphesi taşıyor.

 • Vücudunda savunma izleri yok ama hafif bir morarma var; zorla bir şey yutturulmuş olabileceği ihtimali var.

 

Kuray Yalman, raporunu şu cümleyle bitirdi:

 

“İnsan aklı, hem zindanı hem de celladıdır. Ama bazen cellat, başkasının parmak izini taşır.”

 

Zehra’nın ölümü artık sıradan bir intihar dosyası değildi.

Cinayet soruşturması başlatıldı.

 

5. Bölüm: İç Monolog

 

O akşam Kuray, evine dönerken Boğaz’ın sisine baktı.

 

Bir sigara yaktı, uzun uzun dumanı izledi.

 

“İnsan ne zaman ölür?” diye düşündü.

“Kalbi durduğunda mı, yoksa ruhu sustuğunda mı?”

 

Belki de Zehra, çoktan ölmüştü.

Ona son darbeyi sadece biri indirmişti.

 

Sis, şehrin üstünü örttü.

Kuray, sessizce kaybolan insan hikâyelerinin ağırlığıyla yürüdü.

 

 

Son.

Comments


bottom of page