top of page

Gençlerin Sessiz Sesliliği: Sokaklar Bizim


 

Bir ses vardır ki bağırmaz ama duvarları yıkar.

Bir kalabalık vardır ki sessiz yürür ama tarih yazar.

 

Bugünün Türkiye’sinde gençlerin sesi işte tam olarak böyle… Ne her gün ekranlarda, ne iktidarın vitrinlerinde… Ama sokakta, üniversitede, bir kafede tek başına otururken ya da bir simit sırasındadır o ses. Belki bir bakışta, belki bir omuz silkmede… Yani sessiz, ama çok şey anlatan bir seslilikle…

 

Artık herkes farkında: Gençler yalnızca umut bekleyen değil, umudu yeniden kuran bir kuşak.

Geçmişin “sus, otur, bekle” anlayışını reddediyorlar.

Daha fazlasını değil, sadece hak ettiklerini istiyorlar: Adil bir eğitim, özgür bir düşünce, barınabilecek bir yurt, insanca bir maaşla çalışabilecekleri bir gelecek…

 

Ama sistem, onları ya “kandırılacak kitle” ya da “tehdit” olarak görmeye devam ediyor.

Oysa gençlik, bir ülkede hem akıldır, hem vicdan.

Şimdi o vicdan, sokakta atılan sloganlarda, yapılan grafitilerde, gençlerin yazdığı şarkılarda yankılanıyor.

 

“Sokaklar bizim!” diyorlar.

Çünkü ekranlar onların değil.

Meclis onların değil.

Sermaye onların değil.

Ama o sokak, o duvar, o megafon onların.

Ve o megafon, artık susmuyor.

 

Gençlik ne istediğini biliyor.

Diz çökmeden yürümeyi, biat etmeden düşünmeyi, korkmadan yaşamayı…

 

Bugün sustu sanılan her genç, yarın tarih yazacak bir satır olabilir.

Ve unutmayalım:

Her büyük değişim önce sessizce başlar… sonra sokak olur, ses olur, dalga olur.

Erhan Erdemir

Comments


bottom of page