Sanço Panço’nun Gözünden: İyilik Yapmanın Küçümsendiği Bir Dünyada İyilikle Kalmak
- Düşler Sahnesi
- 26 Nis
- 2 dakikada okunur
Köylü Kalbinden Kentin Gürültüsüne
Eskiden bizim köyde biri yere düşse, herkes koşardı. Şimdi büyük şehirde birini yerde görsen, insanlar yolunu değiştiriyor. Yardım etmek şüpheli, iyi niyetli olmak safça sayılıyor.
Sanki bu çağda iyilik bir hastalık gibi… “Çabuk bulaşır, uzak dur!”
Ben Sanço Panço’yum. Eşeğimin sırtında yıllarca efendim Don Kişot’la beraber yollara düştüm. O büyük hayaller kurardı; bense onun hayallerine gerçeklik eklemeye çalışırdım. Ama bir konuda hep anlaştık:
İyilik, inatla yapılmalıdır.
Bugün bakıyorum da toplum öyle bir hale gelmiş ki, iyilik ya reklam için yapılıyor ya da kandırılma korkusuyla yapılmıyor. Kimse iyiliğin karşılıksız olabileceğine inanmıyor. Herkesin kafasında hep aynı soru:
“Bu adam bana neden iyi davranıyor?”
Oysa iyilik dediğin şey, insan olmanın kendiliğinden gelen bir halidir. Ama siz bu hali kaybettiniz çünkü sistem size başka bir şey öğretti:
Rekabet, bireycilik, çıkar, performans…
İyilik bu kelimelerin arasında boğuluyor.
Birini gördüğünüzde ona “nasılsın?” demek bile lüks hale geldi. Çünkü zamanınız yok. Empatiniz ise cep telefonunun şarjı kadar dayanıyor. Sosyal medyada beğen butonuyla destek oluyorsunuz ama gerçek hayatta sırt dönüyorsunuz.
Benim köyümde iyilik yapmak, “fazladan bir şey” değildi. Hayatın parçasıydı. Bir yaşlının odununu taşımak, bir çocuğun düşen kalemini kaldırmak, komşunun bahçesini sulamak… Şimdi bunlar hikaye oldu.
Ama ben inatla inanıyorum:
İyilik, sistemin değil; insanın doğasında vardır. Sadece üstü tozlanmış.
Sanmayın ki iyi olmak zayıflıktır. Hayır!
İyilik en büyük cesarettir. Çünkü bu çağda çıkarın olmadığı bir şeyi yapmak, kalabalığa karşı yürümek gibidir.
İyi olmak; göz göze gelmeyi bilmektir, utanmayı bilmek, paylaşmayı unutmamaktır.
Ben artık bir eşeğim bile olmayan bir çağdayım. Ama kalbimde hâlâ aynı çuval: İçinde umut, şefkat, nezaket, biraz da inat var.
Eğer bir gün “bu dünyayı ne kurtarır?” diye sorarsanız, cevabım net:
Bir fincan çayın yanında edilen içten bir sohbet, bir çocuğa dokunan tebessüm, bir yaşlıya uzatılan el…
Ve unutmayın, iyilik yapıldığında büyümez belki ama insan küçülmez.
Yorumlar