Çocuklukta Anlam Arayışı: Gelişim Psikolojisi ve Travmanın Sessiz İzleri
- Berfin Alaybeyoğlu
- 22 Mar
- 2 dakikada okunur
Bir çocuk dünyaya geldiğinde, yalnızca bir beden değil; aynı zamanda kocaman bir anlam arayışı başlar. Sözsüz, ama derin. Görünmeyen, ama güçlü. Ve bu arayış; sevilmek, anlaşılmak, korunmak, rehberlik edilmek gibi temel duygularla şekillenir.
Gelişim psikolojisi bize şunu söyler:
İlk yıllar, sadece beyin hücrelerinin değil; duygusal haritaların da şekillendiği dönemdir.
Ve o harita bir kez yanlış çizilirse, yetişkinlikte o yolları düzeltmek bir ömür sürebilir.
Bir çocuğun gözyaşını ciddiye almayan bir toplum, yıllar sonra neden öfkeli gençler yetiştiğini anlamaya çalışır. Oysa bu öfkenin kökleri, çocuklukta görülmeyen travmalarda gizlidir.
“Çok ağlama, geçer…”
“Erkek adam ağlamaz…”
“Senin ne derdin olabilir ki?..”
Bu cümleler yalnızca susturmaz; çocuğun duygularını geçersiz kılar. Ve geçersiz hissedilen duygular, zamanla bastırılır, bastırılanlar da yetişkinlikte anksiyete, depresyon ya da ilişki sorunları olarak geri döner.
Travma dediğimiz şey; sadece büyük kazalar, savaşlar ya da istismar değildir.
Duygusal ihmal, en sessiz ama en derin travmadır. Bir çocuğun gözünün içine bakılmaması, sıkça eleştirilmesi, yeterince övülmemesi… Bunların hepsi bir çocuğun kendilik algısını bozar.
Ve çocuklukta yaşanan bu anlam boşluğu, yetişkinlikte sürekli dışarıdan onay arayan, kimlik arayışına saplanan bireyler yaratır. Terapilerde en sık karşılaşılan sorulardan biri şudur:
“Ben kimim?”
Bu sorunun temeli, genellikle çocuklukta yeterince sorulmamış ve yanıtlanmamış bir başka soruda saklıdır:
“Ben önemli miyim?”
Gelişim psikolojisi, bugün artık yalnızca davranışları değil; duygusal sürekliliği ve bağlanma örüntülerini de inceleyerek çocuğun içsel dünyasını anlamaya çalışıyor. Çünkü ruhsal sağlık, yalnızca yetişkinlikte değil, çocuklukta inşa edilir.
Benim en büyük dileğim, çocukların yalnızca karneleriyle, başarılarıyla değil; duygularıyla, sorularıyla, hayalleriyle de görülmesi. Çünkü çocuklar sadece geleceğin büyükleri değil; bugünün küçük ruhlarıdır. Ve o ruhlar, bugün ilgilenilmezse, yarın yalnız kalır.
Ve unutmayın:
Bir çocuğun gözündeki ışık sönmeye başlarsa, bir toplumun vicdanı da yavaş yavaş kararır.
Berfin Alaybeyoğlu
Comments