Kadının Bedeni, Toplumun Aynası: Ruhsal Hakikatlerle Cinsel Politikalara Bakış
- Dr. Elif Arslan
- 26 Nis
- 2 dakikada okunur
Kadının bedeni, uzun süredir yalnızca biyolojik bir varlık değil; bir tartışma alanı, bir simge, bir hedef, bir tabu.
Toplumun en derin korkuları, en köklü kabulleri ve en suskun bastırmaları bu bedenin etrafında dolaşır.
Ama çok az kişi bu bedenin içindeki ruhu, yani asıl hakikati konuşur.
Bugün kadının bedenine yönelik kontrol; sadece kıyafetlerle, regl ile, doğurganlıkla, namus kavramıyla sınırlı değil.
Bu kontrol; onun hangi ses tonuyla konuşacağına, ne kadar güleceğine, ne zaman susacağına kadar uzanıyor.
Yani beden üzerinden başlayan tahakküm, ruhsal varoluşa kadar ilerliyor.
Psikolojiye baktığımızda, özellikle çocukluktan itibaren kadına “bedenine dikkat et” mesajı verilmekte.
Ama bu dikkat, saygıyla değil; utançla şekilleniyor.
Kız çocuklarına bedenleri bir yük gibi öğretiliyor.
“Bacaklarını kapat,”
“Öyle giyinme,”
“Kim ne der sonra?”
Bu sözler yalnızca terbiyeyi değil; aynı zamanda bastırmayı, özbedeniyle yabancılaşmayı, hatta suçluluk hissini taşır.
Ve bu, kadının ruhuna derin yaralar bırakır:
Özgüven eksikliği, cinsellikten uzaklaşma, beden dismorfisi, depresyon, hatta intihara varan kopmalar…
Toplumsal yapılar kadının bedeni üzerinden ahlak inşa ederken, kadını ahlakın yükünü taşımaya mahkûm eder.
Kadının ne kadar örtünmesi gerektiği konuşulur ama ne kadar özgür olması gerektiği konuşulmaz.
Kadının kaç çocuk doğuracağı planlanır ama o çocukları hangi duygularla büyüteceği hiç sorgulanmaz.
Halbuki beden, ruhun mekânıdır.
Ve bir beden sürekli denetlenirse, o ruh gelişmekten, açılmaktan, sevilmekten, yaşamakta korkar.
Benim çağrım şudur:
Kadın bedeni ne bir savaş alanıdır, ne bir simge, ne bir utanç.
O bir insan bedenidir. Ve her insan gibi saygıyı, özgürlüğü ve özfarkındalığı hak eder.
Kadınların bedenleriyle barışabilmesi için toplumun onlarla savaşmaktan vazgeçmesi gerekir.
Ve biz kadınlar, bedenimize yapılan müdahaleleri susturdukça değil;
konuştukça, yazdıkça, dans ettikçe, özgürce yaşadıkça iyileşiriz.
Çünkü ruh, kendini ancak bedenini sahiplenebildiğinde ifade eder.
Elif Ayşe Arslan
Commentaires