top of page

Sokrates’in Gözünden: Gerçek ile Algı Arasında Sıkışan Toplum


 


 

Ey insan! Gerçek nedir diye sormadan, kendine ait bir yaşamın olup olmadığını nasıl anlayabilirsin? Bugünün toplumuna baktığımda en çok gördüğüm şey, gerçeği unutmuş, algının kölesi olmuş bir kalabalık. İnsanlar neyi biliyor sanıyorlar, neyi hissediyorlar, neye inanıyorlar — ama bunların hangisi gerçekten sorgulanmış?

 

Ben Atina meydanlarında gezip “sen bildiğini sanıyorsun, ama gerçekten biliyor musun?” diye sordum. Şimdi sizin toplumunuzda herkes “biliyor gibi yapıyor” ama kimse bilmiyor. Çünkü bilgi artık arayışla değil, algı mühendisliğiyle şekilleniyor.

 

Medya, reklamlar, politik söylemler, sosyal medya… Hepsi size birer gerçeklik sunuyor. Ama bu gerçeklikler, düşünmenin değil, kurgunun ürünleri. Sizler düşünmeden tıklıyor, sorgulamadan paylaşıyor, araştırmadan hüküm veriyorsunuz.

 

Oysa ben derim ki:

Gerçeği bilmek için önce bilmemenin erdemini kabul etmek gerekir.

Bilmediğini bilen, bilmeye yaklaşır. Ama algıyı gerçek sanan, asla öğrenemez.

 

Bugün çoğunuz kendi düşüncelerine değil, maruz kaldığı içeriklere sahip. Bir tweet, bir video, bir anlık görüntü, zihninizi şekillendiriyor. Gerçek derinlikte gizli, ama siz yüzeydeki yansımayla yetiniyorsunuz.

 

Platon’un mağarasını hatırlayın. O karanlıkta insanlar yalnızca duvara yansıyan gölgeleri gerçek sanıyorlardı. Şimdi sizler mağaranın dışındasınız, ama yine de gölgelere hayranlıkla bakıyorsunuz.

 

Toplumda hakikat, çoğunluğun sesiyle ölçülür oldu. Oysa gerçek, çoğunlukla değil, sorgulamayla ortaya çıkar. Bugün size ne kadar çok kişi bir şeye inanıyorsa, siz de o kadar kolay inanıyorsunuz. Ama unutmayın: Çok kişinin inanması, bir şeyin doğru olduğunu göstermez.

 

Ey genç!

Eğer bir fikre herkes inanıyorsa, onu bir kez daha sorgula.

Eğer bir bilgi çok kolay yayılıyorsa, onun derinliğini ölç.

Eğer bir düşünce sana rahatlık veriyorsa, onun ardında seni uyuşturan bir cehalet olabilir.

 

Gerçeğe ulaşmak için zahmete girmelisin. Çünkü hakikat, kolaya kaçmayanların ödülüdür. Ve hakikat arayışı, asla bitmeyen bir yoldur.

Ben bu yolda baldıran zehrini içtim ama pişman olmadım. Siz yeter ki içtiğiniz fikirleri önce sorgulayın.

 

Ve bil ki:

Görünen, her zaman gerçekte olan değildir.

Sorgulamak, insanın hakikate uzanan tek dürüst yoludur.

Comments


bottom of page