Felsefe Masası – Bu Haftaki Toplantı: “Devletin Ruhu Var mı?”
- Felsefe Masası
- 28 Mar
- 2 dakikada okunur
Masada derin bir sessizlik vardı. Sokrates gözlüklerini çıkarıp masaya bıraktı, ardından soruyu ortaya attı:
“Devletin bir ruhu olabilir mi?”
İlk konuşan Freud oldu. Gözlerini uzaklara dikmişti:
“Toplum, bireyin bastırılmış arzularının uzantısıdır. Devlet ise bu arzuların denetleyicisi… Ama belki de hepimiz, devletin kendi bilinçdışında yaşıyoruz. Korkularının, travmalarının, arzularının içinde…”
Victor Hugo hafifçe tebessüm etti.
“Eğer ruh acı çekebiliyorsa,” dedi, “devletlerin de ruhu vardır. Çünkü halkı acı çektiğinde, devleti temsil eden her şey karanlığa gömülür.”
Ömer Hayyam şarabından bir yudum aldı.
“Ben ruhu bireyde ararım,” dedi, “ama eğer devlet bir ruha sahipse, bu ruh ya bir despotun nefesinde saklıdır ya da suskun kalabalıkların yüreğinde.”
Ali Şeriati masaya doğru eğildi, kelimeleri yavaş ve vurguluydu:
“Devletin ruhu yoktur; halkın ruhunu ödünç alır. Bazen zulümle biçimlenir, bazen adaletle. Eğer halk susarsa, devletin ruhu bir hayalete dönüşür.”
Skadi, kuzeyin sessiz tanrıçası, masaya ilk kez katılıyordu. Duru ve serin bir sesle konuştu:
“Adalet varsa ruh da vardır. Ama adalet sadece yazılı yasalar değil, yürekte taşınan dengedir. O denge bozulduğunda, devlet bir gölgeye döner. Buz gibi, soğuk, dokunulmaz…”
Don Kişot atıldı, heyecanla:
“Ben her devlette bir şövalye ararım! Ruh varsa, o şövalyededir. Ama ne yazık, çoğu devlette artık sadece silahşorlar var…”
Sancho Panza başını iki yana salladı.
“Efendim, devletin ruhu varsa bile, biz o ruhun hep ayak izini görüyoruz. Yani arkamızdan geliyor; bir şeyi yaptıktan sonra ya cezalandırıyor ya da övüyor.”
Athena araya girdi, sesi net ve güçlüydü:
“Devlet bir organizmadır; akıl varsa ruh da vardır. Ama o akıl çoğu zaman kördür. Çünkü halk aklını kiraya vermiştir. Unutmayın, ruh bilinçle yaşar.”
Şems başını önüne eğmişti, sonra yavaşça kaldırdı:
“Devletin ruhu yoktur diyenler, kendi ruhlarını henüz bulamamış olanlardır. Ruh her yerdedir. Taşta, sözde, devlette… Ama onu görebilmek için önce gönül gözü gerekir.”
Son olarak Sokrates tekrar söz aldı:
“Devletin ruhu yoksa, biz onun vicdanı olmalıyız. Eğer devlet bir canavara dönüşürse, o ruhu ya kaybetmiştir ya da biz onu terk etmişizdir. Şimdi soruyorum: Hangisi daha tehlikeli?”
Ve masa bir kez daha sustu. Bu sefer cevap için değil, içimize bakmak için.
Comments