top of page

Yasa ile Vicdan Arasında Sıkışan Hakikat: Modern Hukukun Sessiz Çatlakları


 


 

Hukuk… Kulağa ne kadar soğuk, ne kadar sistematik geliyor değil mi?

Ama aslında hukuk dediğimiz şey, insanın birbirine ettiği sözün kurumsallaşmış hâlidir.

Ve ne zaman insan unutulursa, yasa yalnız kalır.

Vicdansız bir yasa, eksik bir adalet doğurur.

 

Bugün çağdaş hukuk sistemleri, detaylı düzenlemelerle, kodlarla, prosedürlerle donatılmış durumda. Ama bu kadar düzenlemeye rağmen insanlar hâlâ “adaleti bulamıyorum” diyorsa, bir yerde çatlak vardır.

 

Ve ben bu çatlakların adını koymak istiyorum:

 • Hukukun dili ile halkın dili arasındaki yabancılık,

 • Yasaların ruhu ile toplumun vicdanı arasındaki uçurum,

 • Yargının işleyişi ile adaletin hissedilişi arasındaki fark.

 

Bir yasa vardır, yürürlüktedir, teknik olarak doğrudur. Ama mağdur hâlâ “haksızlığa uğradım” diyorsa, orada yalnızca hukuki değil, insani bir mesele vardır.

 

Ben buna hukukun sessizliği diyorum.

Çünkü bazı durumlarda yasa konuşmaz, susar.

Örneğin:

 • Aile içi şiddet dosyalarında “delil yetersizliği” nedeniyle kapanan yüzlerce dava…

 • Cezaevlerinde yıllarca tutuklu kalan ama bir türlü yargılanamayan insanlar…

 • “Yasa gereği” mülkiyetine el konulan ama onurunu kaybeden bireyler…

 

Hukuk, bu örneklerde çalışıyor gibi görünse de adalet hissi kayboluyor.

 

Ve işte tam bu noktada vicdan devreye girmeli.

Çünkü vicdan, yasa kitaplarında yazmaz.

Ama bir hâkimin, bir avukatın, bir savcının kararlarında sessizce yer alır.

Ve bir toplumun da vicdanı vardır. Eğer o toplum, bir hukuki düzenlemeyi adil bulmuyorsa, o düzenleme teknik olarak “doğru” olsa bile, etik olarak geçersizdir.

 

Hukukçu olmak sadece kanunu ezberlemek değil; hakikatin sesine kulak vermektir.

 

O yüzden hukuk fakültelerinde sadece mevzuat değil, felsefe de, psikoloji de, ahlak da öğretilmelidir. Çünkü yasa metni yeterli değildir; onu nasıl yorumladığın, nasıl yaşattığın önemlidir.

 

Unutmayalım:

Adalet, sadece yargı salonlarında değil; insanların kalbinde hissedildiğinde gerçek olur.

 

Ve eğer bir toplumda insanlar, hakkını almak için değil, hakkını aramaktan vazgeçtiği için sessizleşiyorsa; o zaman hukuk sistemi değil, hukuk kültürü sorgulanmalıdır.

Ali Kamber

Bình luận


bottom of page