top of page

Çanakkale’nin Ruhu ve Bugün

Güncelleme tarihi: 24 Mar


 

Bugün 18 Mart… Çanakkale Zaferi’nin 110. yıl dönümü. Yalnızca bir savaşın değil, bir milletin kaderinin yazıldığı, bağımsızlık inancının temellerinin atıldığı o büyük günün yıldönümü. Her yıl olduğu gibi bugün de şehitlerimizi saygıyla anıyor, Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını bir kez daha minnetle hatırlıyoruz.

 

Çanakkale, sadece bir savaşın adı değildir. Çanakkale, yokluk içinde bir milletin dirilişidir. Çanakkale, esaret altına alınmak istenen bir halkın, inancıyla ve azmiyle tüm dünyaya “Geçit yok!” dediği yerdir. 1915’te Gelibolu sahillerinde kan döken, aç susuz düşmana direnen Mehmetçikler, sadece Osmanlı’yı değil, daha sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin de temelini atmışlardı. Ve bu temel, Mustafa Kemal’in askeri dehası ve liderliğiyle perçinlendi.

 

Bugün, tarihimize dönüp baktığımızda Çanakkale’nin bize verdiği en büyük dersin “birlik ve beraberlik” olduğunu görüyoruz. Orada Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkes; doğulusu batılısı demeden herkes omuz omuza savaştı. Aynı siperde, aynı ekmeği paylaşarak, aynı kurşuna göğüs gererek… O yüzden Çanakkale Zaferi’ni sadece geçmişte kalmış bir askeri başarı olarak görmek, ona haksızlık olur. O günkü birlik ruhu, bugün de bu ülkenin en büyük ihtiyacıdır.

 

Peki, bugün o ruh ne kadar var?

 

Günümüz Türkiye’sine baktığımızda, Çanakkale’deki fedakarlık ve birlikteliğin tam tersine, derin bir kutuplaşma, ayrışma ve siyasi hesaplarla dolu bir manzara görüyoruz. Oysa 1915’te hangi fikirden, hangi kimlikten olursa olsun herkes vatanı için savaşıyordu. Bugün ise aynı vatanın insanları, siyasi çıkarlar uğruna birbirine düşman ediliyor. Medyada, sokakta, sosyal medyada herkes bir cephede ve karşısındakini düşman ilan etmiş durumda.

 

Atatürk, Çanakkale’de yalnızca bir zafer kazanmadı; geleceğin Türkiye’sini de inşa etti. Onun Çanakkale sonrası söylediği şu sözleri düşünelim:

 

“Bu millet, bağımsızlığı uğruna ölmeyi göze almış bir millettir. Bunu Çanakkale’de gösterdi. Ancak önemli olan, bağımsızlık kadar, o bağımsızlığı koruyacak bir akıl ve birliktelik içinde kalabilmektir.”

 

Bugün, bağımsızlığımızı ve kazanımlarımızı koruyabiliyor muyuz? Çanakkale ruhunu sadece törenlerle mi anıyoruz, yoksa gerçekten idrak edip gereğini yapıyor muyuz?

 

Bizi bölmeye, birbirimize düşürmeye çalışanların olduğunu görmek zor değil. Ancak tarih bize gösteriyor ki, Türkiye ne zaman bir araya gelip tek vücut olduysa o zaman güçlendi, o zaman kazandı. Çanakkale’de bu başarıldı, Kurtuluş Savaşı’nda bu başarıldı, Cumhuriyet’in ilk yıllarında bu başarıldı. Bugün de başarılabilir.

 

Çanakkale’yi anmak, sadece anıtlara çelenk koymak, konuşmalar yapmak, törenler düzenlemek değildir. Çanakkale’yi gerçekten anlamak, oradaki birlik ruhunu bugün de yaşatmaktır. Mustafa Kemal’in askerleri 1915’te emperyalizme karşı nasıl dimdik durduysa, biz de bugün bağımsızlığımıza, demokrasimize, insan haklarına ve özgürlüğümüze aynı kararlılıkla sahip çıkmalıyız.

 

Bugün, Çanakkale’deki şehitlerimizi saygıyla anarken, Atatürk’ün mirasını koruyacak bir bilinçle hareket etmek zorundayız. Çünkü bu ülke, yalnızca geçmişiyle değil, geleceğiyle de büyük olmak zorunda. Ve o gelecek, geçmişten alınan derslerle inşa edilir.

 

Çanakkale geçilmedi, geçilemeyecek! Ama asıl mesele, Çanakkale ruhunu kaybetmemek…

Erhan ERDEMİR

Yorumlar


bottom of page