ADALET TAHTI MASASI: “Adalet mi Konuşur, Güç mü?”
- Düşler Sahnesi
- 2 Nis
- 2 dakikada okunur
Yer: Kadim bir mahkeme salonunu andıran açık hava meydanı. Taş sütunlar arasında kurulmuş uzun bir masa. Gökyüzü gri, rüzgâr sessiz. Bu masada yargıçlar yoktur, ama adaleti kalbinde taşıyanlar vardır.
Hz. Ali (ellerini masaya koyar, sesi ağır ve derin):
“Adalet…
Öyle bir terazidir ki, bir kefesinde halk, diğerinde iktidar olsa;
İktidarı hafif kılar, halkı ağır çeker.
Ben kılıcı adalet için çektim, haksıza değil, zulme düşman oldum.
Sizin çağınızda kılıç yerine kalem var, ama adaletsizlik hâlâ kanatıyor.
Sormak isterim:
Zulüm modernleştiyse, biz hâlâ eski adaletle mi savaşacağız?”
Hz. Hüseyin (yüzünde sükûnet, kalbinde isyan):
“Ben adaletin bedelini canımla ödedim.
Kerbela’da susuz kaldık, ama susmadık.
Bugün milyonlarca insan aç, susuz, ama hâlâ susturulmuş.
Unutmayın:
Adalet, çoğu zaman susanların değil, direnenlerin hikâyesidir.”
Platon (elleri arasında “Devlet” kitabı):
“İdeal bir devlet hayal ettim, çünkü gerçek olan hep çarpıktı.
Yasalar güçlülerin kalkanı değil, zayıfların zırhı olmalıdır.
Ama şimdi görüyorum ki adalet, çoğu toplumda yalnızca ‘güç’le yan yana anılıyor.
Devletin görevi, hakikati korumaktır;
Hukuk ise hakikatin dili değilse, sadece sessizliğin kuralıdır.”
Pir Sultan Abdal (bağlamasını dizine koyar, gözleriyle konuşur):
“Benim adaletim, dağın ardındaki yoksul çobana uğramazsa, o adalet değildir.
Sırtında hırkası olanı değil, omzunda apoleti olanı kayıran düzen
Bana göre zalimin düzenidir.
Adalet, halk içinse güzeldir; saray içinse yamalı bohçadır.”
Skadi (buz gibi net bir sesle):
“Ben İskandinavların adalet tanrıçasıyım.
Bende duygular yoktur, denge vardır.
Adalet soğukkanlıdır, duyguyla değil kanunla çalışır.
Ama bilirim ki:
Kanunlar kadınları görmüyorsa, adalet tek ayak üstünde duruyordur.
Kadın adaleti yoksa, insan adaleti de eksiktir.”
Robinson Crusoe (bir sandalyede yalnız oturur, uzaklara bakar):
“Ben bir adada tek başımaydım.
Yalnızken adalet kolaydı: ne yalan vardı, ne adaletsizlik.
Ama insanlar bir araya gelince karmaşa başlıyor.
Adalet, çoğunluk içinde azınlığın nefesidir.
Tek başınayken vicdanın varsa, toplum içinde kanuna ihtiyaç duyarsın.”
Gepetto (masanın ucunda, sessizce tahta bir kalp yontar):
“Ben bir babayım.
Adaletin ne olduğunu çocuğumun gözlerinde öğrendim.
Bir gün bana sordu: ‘Baba, doğru her zaman kazanır mı?’
Sustum…
Çünkü bazen doğru kaybeder.
Ama yine de…
Adalet, kaybetse de doğru olmaktan vazgeçmemektir.”
Masada Ağır Bir Sessizlik Daha.
Hz. Ali kılıcını masaya bırakır. Hüseyin, gözleriyle mazlumları arar. Pir Sultan sessizce türkü mırıldanır. Skadi bir taş yontar. Platon gözlerini kapar. Gepetto kalbi yontmayı sürdürür. Robinson gözlerini gökyüzüne diker.
Ve masanın ortasında bir taşta şu yazı belirir:
“Adalet, sadece yasalarda değil, insanın yüreğinde başlamalı. Aksi halde yasa, zulmün gölgesine sığınır.”




Yorumlar