top of page

Herkesin Aynası Kendine!


 

Ben kimim? Sorsam, bana bir çırpıda cevap verebilir misin? Öyle ulu orta döker misin kendini? Ayna taşır mısın, yanında mesela?

 

Haklısın, kolay değil; önemli soru: Ben kimim?

 

Anlam arayışının kalbine giden yokuşta, arkadan ittiren ittirgeç… Kendine doğru çıkacağın yolculukta uçan halin… Çok anlamlı denklem…

 

Peki, bu sorunun tılsımı nerede saklı?

 

İnsan, başka hayatlarla kendi hayatından daha fazla ilgilenmeye meyilli bir varlık.Yeter ki konu kendi hayatına gelmesin; dönüp bakmasın aynaya… Sahi, nedir bu ayna?

“Türk Dil Kurumu’na göre, ayna cilalı ve sırlı cam, oküler, ışığı yansıtan ve varlıkların görüntüsünü veren mirat olarak tanımlanmakta.”

 

Psikolojide ise, üzerine teknikler üretilmiş bir kavram…

 

Kendimizi tanımak, belki de hayat boyu süren en karmaşık yolculuklardan biri. Aynaya baktığımızda gördüğümüz yüz, yalnızca fiziksel bir yansıma. Peki, bu yansımayı oluşturan kim?Biz sadece dış görünüşümüzden mi ibaretiz, yoksa derinlerde keşfedilmeyi bekleyen başka yanlarımız da mı var? Neden, bu kadar zor kendimize ayna tutmak?

 

Büyük büyük laflar eden, kürsülerde konuşan yüce sıfatlı kişilere bile ayna hep buğuludur; hatta çoğunun aynası hilelidir. Çocukken bizi eğlendiren aynalar gibi, zihinlerinin orta yerindeki lunaparkta aynalar yaratmışlardır.

 

Kim olduğumuzu bilmek tehlikelidir, çünkü bilirsen, kim olduğunu; ne istediğini bilirsin; bilirsen, kim olduğunu; ne istemediğini de bilirsin. Yaşam sana yetmez olur; bilmek, değişimi gerektirir, değişmemek ise dönüşümü beraberinde getirir.

 

Aynaya bakabilmek, ayna olabilmek, aynalara oynayabilmek… Ne kadar meziyetli bir iştir, ayna sahibi olmak! Anne babanın aynası olmaktan korkarken, çocuğuna ayna olacağın gerçeğini görmezden gelmek nasıl bir ironi.

 

Ben kimim? sorusuna cevap verebilmek için aynaya bakmak şarttır. Kendini nasıl gördüğün, benlik kavramının özüdür. Şimdi, yansımaların ötesinde; metafor olarak kullandığımız ayna kavramına ve bu kavramın psikolojide bize hatırlattığı diğer kavramlara daha yakından bakalım.

 

Ayna: İçsel Dünyanın Yansımacısı

 

Aynaya baktığımızda, karşımızda duran yalnızca bir görüntü değil; aslında kendimizi, başkalarının gözünden nasıl algıladığımızın bir yansımasını görürüz. Bu metafor aracılığıyla, benliğimizin hem farkında olduğumuz hem de gizli kalmış yönlerini keşfetmeye davet ediliriz. Ayna, var olan benliğimizle, toplumun ve çevremizin yansıttığı algılar arasındaki ince çizgiyi sorgulamamıza olanak tanır.

 

İdeal Benlik: Hayal Edilen Gelecek

 

Her bireyin içinde, ulaşmayı arzuladığı, olmayı hayal ettiği bir ideal benlik yatar. Bu ideal benlik, kişisel gelişimin, umutların ve arzuların sembolüdür. İdeal benliğin, var olan benlikle arasındaki fark; insanın kendisiyle yüzleşmesinde nasıl bir motivasyon kaynağı olabileceği gibi, fark açıldıkça kendinden uzaklaşmasına da sebep olabilir. Beklenen ise, ideal benliğe dair parçaların, kişinin kendi hayallerini, beklentilerini ve hedeflerini sorgulamasını sağlayarak, kişisel dönüşümün ve kendini gerçekleştirme sürecinin önemini vurgulamasıdır.

 

Gerçek Benlik: Kabullenme ve Dönüşüm

 

Gerçek benlik, şu anki durumumuz, sahip olduğumuz nitelikler ve yaşamın getirdiği deneyimlerin toplamıdır. Gerçek benlik kavramı, insanın özsaygısı ve ruhsal dengesi üzerinde etkilidir. Kişi, kendi yaşam öyküsünden yola çıkarak, benliğini yeniden tanımlama ve kabullenme fırsatı bulabilir.

 

 

İki Dünya Arasında Bir Köprü

 

Ayna, ideal benlik ve gerçek benlik arasındaki etkileşim, her bireyin yaşamında sürekli olarak var olan bir diyalogu temsil eder. Bu üç temel kavramı birbirine bağlar; her biri, diğerini tamamlayarak, insanın içsel dünyasında sürekli yenilenen bir hikayeyi gözler önüne serer.

 

 

Sonuç olarak, yansımaların ötesinde, her birimiz kendi öykümüzü yazmaya devam ediyoruz; aynada gördüklerimiz, aslında yaşamın sunduğu sonsuz dönüşümün, umutların ve keşiflerin bir yansımasıdır.

 

 

Şimdi soruyorum, sen kim sin? Ayna karşısında mısın? Kendine doğru çıkacağın yolda ne kadar cesursun? Bu soru, seni kendi yansımanla yüzleşmeye, ideal benliğini sorgulamaya ve gerçek benliğinle barışmaya davet eder. Hadi o zaman, süre başladı: “Herkesin aynası kendine…”

Mahizar Tınkır

Comments


bottom of page