“Suç ve Ceza: Anadolu’nun Gölgelerinde” (hayali, 2025 Türkiye uyarlaması)
- Düşler Sahnesi
- 2 Nis
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Nis
1. Bölük: “Taşra Üniversitesi’nin Kantininde Suç Doğar”
(Görüntü: Plastik sandalyeler, çay lekeli masa, duvarda Atatürk portresi, köşede suskun bir televizyon)
Raskolnikov yerine: Rasim Korkut
25 yaşında, felsefe mezunu, işsiz. İstanbul’da yaşıyor ama ruhu ne geçmişte ne gelecekte.
İnancını yitirmiş ama hâlâ adalete susamış.
Suç metaforu:
Rasim, bir YouTuber’ı öldürür. Ama sıradan bir YouTuber değildir bu — halkı manipüle eden, sahte umutlar satan, “kurtuluş” vaat edip insanları ruhen soyan biri.
Rasim, bunu “toplumsal temizlik” olarak görür. Suçunu, “ahlaki bir isyan” gibi sunar zihninde.
Dostoyevski’deki “tefeci kadın” burada “zihinsel tefeci” olur.
2. Bölük: “Vicdan Camide Değil, Metroda Uyanır”
(Görüntü: Levent metrosu, sabah kalabalığı, Rasim’in iç sesi metro gürültüsüne karışır)
Rasim kendini Tanrı yerine koyduğunu fark eder.
Ceza sistemi suskundur ama vicdanın çığlığı kulak zarını yırtar.
Her gün yürüdüğü sokaklar, ona aynayı tutar:
• Bir koca, eşini döverken sokağın diğer ucunda halay çekiliyor.
• Bir çocuk, açlıktan bakkaldan çalıyor; kameraya yakalanıyor.
• Adalet, sadece viral videolarda aranmaya başlanıyor.
3. Bölük: “Ceza Sistemi Yatıştırılmış Gazdır”
(Görüntü: Adliye koridoru, gri dosyalar, tükenmez kalem sesleri)
Rasim yakalanmaz. Ama kimse yakalanmıyor zaten.
Çünkü gerçek suç artık ölçülemez olmuş:
• Milyonların cebindeki enflasyon bir suç değil.
• İşsizlik, liyakatsizlik, yalan haber… suç değil.
• Ama bir tweet, suç.
Rasim toplumun nabzını dinler:
“İçimizdeki suçluları da, kahramanları da kendimiz yaratıyoruz.”
Ceza metaforu:
Rasim akıl hastanesine yatırılır. Çünkü “sistemi sorgulayan herkes delidir.”
Orada bir duvar yazısı görür:
“Bu ülkede akıl sağlığını koruyan, durumu tam anlamamış demektir.”
4. Bölük: “Bir Kadının Gözlerinden Anlam”
(Görüntü: Bir çay bahçesi, yaşlı bir kadın, Rasim’e sessizce bir simit uzatır)
Sonya yerine bu kez bir mülteci kadın: Süreyya
Tüm kayıplarına rağmen, Rasim’e “kurtuluş” fikrini değil, teslimiyet içindeki direnişi öğretir.
Süreyya:
“Ben suçsuzum ama cezalandırıldım. Sen suçlusun ama kaçıyorsun.”
5. Bölük: “Yeniden Diriliş - Ama Bu Sefer Çürük Toprakta”
(Görüntü: Mezarlık, yağmur, Rasim mezar taşları arasında yürür)
Rasim sonunda teslim olur.
Ama bu teslimiyet mahkemeye değil — kendi karanlık benliğine.
Adaletin artık yeryüzünde değil, kendi iç çölünde olduğunu kabul eder.
GENEL METAFOR:
“Suç, sistemin gölgesinde filizlenen tohumdur. Ceza ise, o gölgenin hiç güneş görmeyeceğini fark etmektir.”




Yorumlar