top of page


“Bir Dedektifin Zihninden: Türkiye 2025”– Agatha Christie’nin Kaleminden Bir Gözlem
Burası bana bir romanın ortası gibi geldi. Başlangıç çoktan olmuş, karakterler sahneye çıkmış, bazıları düşmüş, bazıları ayakta kalmış ama herkes bir şekilde bir sır taşıyor.


Hayyam’ın Aynasından Dünyaya Bakmak
Kalemin ucunda direniş, düşüncenin içinde özgürlük varsa; Hayyam hâlâ aramızda yaşıyor demektir.


Başlığım Yok, İstanbul Diye Başlıyorum...
Eskiden Galata Köprüsü’nde martılara simit atarken cebimde üç kuruş olurdu, şimdi bir kahveye kırk lira verip vapura binmeden önce banka kredimi kontrol ediyorum.


ADALET TAHTI MASASI: “Adalet mi Konuşur, Güç mü?”
Yer: Kadim bir mahkeme salonunu andıran açık hava meydanı. Taş sütunlar arasında kurulmuş uzun bir masa. Gökyüzü gri, rüzgâr sessiz. Bu masa


“Suç ve Ceza: Anadolu’nun Gölgelerinde” (hayali, 2025 Türkiye uyarlaması)
25 yaşında, felsefe mezunu, işsiz. İstanbul’da yaşıyor ama ruhu ne geçmişte ne gelecekte.
İnancını yitirmiş ama hâlâ adalete susamış.


Çiçero’nun Kaleminden: Türkiye Cumhuriyeti Üzerine Bir Yorum
Ben, Marcus Tullius Cicero, gözlerimi Türkiye Cumhuriyeti’ne çevirdiğimde, tarihin derinlerinden yükselen tanıdık sesleri duyar gibiyim.


İDEAL TOPLUM MASASI; Farabi, Aristo, İbni Sina ve İbni Haldun’un Zihinsel Diyaloğu
Zaman ve mekân ötesi bir divan. Uçsuz bucaksız bir kütüphanenin ortasında, kadim alfabelerle yazılı kitapların çevrelediği yuvarlak


Felsefe Masası – Bu Haftaki Toplantı: “Devletin Ruhu Var mı?”
Masada derin bir sessizlik vardı. Sokrates gözlüklerini çıkarıp masaya bıraktı, ardından soruyu ortaya attı:
“Devletin bir ruhu olabilir mi


Robinson Crusoe’nun Gözünden: Cuma ile Adadan Modern Dünyaya Bir Bakış
Yıllarımı geçirdiğim o ıssız adada, doğa saat gibiydi. Güneşin doğuşuyla uyanır, batışıyla dinlenirdik. Günlerimizi avlanmakla, barakamızı


Ahşaptan Kalbe, Kukladan İnsana
Bir zamanlar bir kuklaydım; iplerle oynatılan, yön verilen, kararları başkalarının ellerine bırakılmış bir figür.


Heidi’nin Dağlarından Bugünün Dünyasına: İçimizdeki Sessiz Şarkı
O tertemiz hava, her sabah çiçek kokularıyla uyanmak, kuşların sesini yastık niyetine dinlemek…


Tahtadan Kalplere Can Vermek
Geppetto’nun atölyesi, dışarıdan bakıldığında bir marangozhane gibi görünür: Talaş kokusu, duvara asılı keserler, köşede bir mengene, yerde


Sanço Panço’nun Gözünden: Gündelik İnsan ve Büyük Sistemler – Akılcı Saçmalıklar
Efendim Don Kişot hep büyük savaşların, yel değirmenlerinin peşindeydi. Ben de arkasından sürüklenip durdum.


Sokrates’in Gözünden: Modern Toplumda Bilgeliğin Kaybı ve Sorgulamanın Önemi
Bugün yaşadığınız çağda herkes bilgiye erişebiliyor ama çok azı bilgeliğe ulaşabiliyor.


Şems’in Gözünden: Ruhun Karanlık Geçidi – Psikoloji ve Maneviyatın Dansı
Sen ki kalabalıklar içinde kaybolmuş, sesini susturmuş bir yürek taşıyorsun. Dışarıdan her şey yolunda gözükürken, içindeki fırtınayı kimse


Ömer Hayyam’ın Gözünden: Zamanın Kum Saati – Varoluş, Din ve Bilim Arasında İnsan
Ben gökyüzünü gözlemledim, yıldızları hesapladım, şarapla kâinatı tarttım; kimi zaman bir dizede kainatı çözdüm, kimi zaman bir bakışta


Don Kişot’un Gözünden: Adalet Arayışı ve Delilik Arasında Sıkışan Bir Dünya
Ey adalet diye inleyen dünya! Ben ki yel değirmenlerini dev yapılar sanarak atıldım savaşa


Freud’un Gözünden: Türkiye’de Bastırılan Kolektif Bilinç – Aile, Devlet ve Arzu
Bugün sizlere bir ulusun divanından sesleniyorum. Türkiye… Doğu ile Batı arasında kalmış; ne tam modern ne tam geleneksel bir toplum.


Freud’un Gözünden: Geçmişten Günümüze İnsan ve Türkiye
Türkiye’de hukuk, tarih boyunca siyasetin en önemli çatışma alanlarından biri oldu.


Don Kişot Türkiye’de: Adalet ve Ekonomi Üzerine Hayali Bir Serüven
Gecenin bir vakti, yıpranmış ama hâlâ dimdik duran atı Rocinante’nin üstünde, Sancho Panza’yı peşine takmış, Don Kişot Türkiye topraklarına
bottom of page