top of page


Kadının Bedeni, Toplumun Aynası: Ruhsal Hakikatlerle Cinsel Politikalara Bakış
Kadının bedeni, uzun süredir yalnızca biyolojik bir varlık değil; bir tartışma alanı, bir simge, bir hedef, bir tabu.


Gelişim Dönemlerinde Sessiz Yalnızlık: Çocukların Fark Edilmeyen Ruh Halleri
Çocuklar bazen gürültüyle ağlar, bazen ise sessizce uzaklaşırlar.
Ve en tehlikeli yalnızlık, işte bu sessiz olandır.


“Devletin Görmediği Yalnızlık: Modern Bireyin Sessiz Çığlığı”
Sokaklar kalabalık, ekranlar cıvıl cıvıl, sosyal medya hesapları arkadaşlarla dolu. Ama birey hiç bu kadar yalnız hissetmemişti.


Maruz Bırakma Yöntemi: Psikolojide Faydaları, Riskleri ve Literatür Tartışmaları
Maruz bırakma (exposure) yöntemi, özellikle kaygı bozuklukları ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi rahatsızlıkların tedavisinde sıklıkla başvurulan davranışçı bir tekniktir.


Bilişsel Onarım Terapisi: Kuramsal Temeller, Klinik Uygulamalar ve Bilimsel Değerlendirmeler
Bilişsel onarım terapisi (CRT), nöropsikolojik işlevlerde bozulma yaşayan bireylerde, özellikle dikkat, bellek, yürütücü işlevler ve öğrenme becerileri gibi alanlarda işlevselliği artırmayı hedefleyen, yapılandırılmış ve tekrar temelli bir psikoterapi yaklaşımıdır.


Varlıkta Fenâ, Kalpte Bekâ: Yoklukta Varlığı Bulmak
Bir an durdum.
Kendimi düşündüm.
Kendim dediğim şeyin,
benim olmadığını fark ettim.


Don Kişot’un Gözünden: Bürokrasinin Rüzgârına Karşı Savaşmak
Ey dostlarım! Ben yel değirmenlerine saldırdım çünkü onları dev sandım. Ama ne devlerdi onlar! Kimi zaman bir devlet dairesinin kapısında, kimi zaman bir memurun masasının arkasında, kimi zaman da bir “dilekçe uygun değil” cümlesinde yeniden karşıma çıkıyorlar.


“Freud ve Togan: Ruhun Doğu’ya Açılmayan Kapısı”
Bazı dostluklar bir ırmak gibi akar, kimi denize varır, kimi çölde kaybolur. Freud ile Togan’ın yolu, tarihin ince kıvrımlarında kısa bir an kesişti.


Sokrates’in Gözünden: Gerçek ile Algı Arasında Sıkışan Toplum
Bugünün toplumuna baktığımda en çok gördüğüm şey, gerçeği unutmuş, algının kölesi olmuş bir kalabalık. İnsanlar neyi biliyor sanıyorlar, neyi hissediyorlar, neye inanıyorlar — ama bunların hangisi gerçekten sorgulanmış?


Ömer Hayyam’ın Gözünden: Zamansızlıkta Var Olmak – Akıp Giden An’ın Hikmeti
Zaman dediğin nedir? Bir kum tanesi mi, bir yıldızın doğumu mu, yoksa bir sevgilinin dudağında donmuş bir tebessüm mü?


Şems’in Gözünden: İnsan Kendine Ne Zaman Döner? – Sessizlikle Gelen Hakikat
Ey yüreği yorgun insan…
Kendine son ne zaman döndün?
Ne zaman sustun ve içindeki sesi gerçekten duydun?


BABA İSHAK: RUHUN İSYANI, HALKIN ÇIĞLIĞI
Tarihin derin vadilerinden gelen bir uğultu vardır; yalnızca susanlar değil, konuşanlar da duyar onu. İşte o uğultunun adıdır Baba İshak. Ne yalnızca bir kişi, ne sadece bir isyan


Freud’un Gözünden: Rüya Gibi Bir Toplum – Bastırılmış Duyguların Günlük Hayattaki İzleri
Bir bireyin ruhunda bastırılan her şey, ya rüyasında belirir ya davranışlarında. Peki ya bir toplumun bastırdıkları nereye çıkar?
Sokağa mı? Medyaya mı? Politikaya mı? Yoksa suskun bir cinnete mi dönüşür?


Sanço Panço’nun Gözünden: İyilik Yapmanın Küçümsendiği Bir Dünyada İyilikle Kalmak
Eskiden bizim köyde biri yere düşse, herkes koşardı. Şimdi büyük şehirde birini yerde görsen, insanlar yolunu değiştiriyor. Yardım etmek şüpheli, iyi niyetli olmak safça sayılıyor.


İbn Fadlan’ın Kaleminden: Ruhun İklimi ve İnsanın Derinliği Üzerine
Halife el-Muktedir Billah’ın emriyle çıktığım uzun seferlerde gördüm ki, iklimler değişse de insan ruhunun sancısı hep aynıdır.


Yaşamı Taşımak – Bir Ustalık Sanatı
Ustalık çoğu zaman bir zanaatla, bir becerinin yıllar içinde kusursuzlaştırılmasıyla anılır. Ama yaşam söz konusu olduğunda, ustalık sadece bilgi ya da deneyim değil, varoluşa karşı geliştirilen duruştur.


Cinsellik ve İnanç: İnsan Ruhunun Dokunulmaz Mahremiyeti
İnsanın en derin iki aynası: Cinselliği ve inancı. Her biri onun benliğini, kimliğini, dünyaya tutunuş biçimini şekillendirir. Ne var ki, bu iki kavram üzerine konuşmak, hele ki bir başkasınınkini sorgulamak, adeta ruhunun odasına izinsiz girmeye benzer.


Her Dem Yeniden Doğarız: Zamanı Aşan Bir Sözün Ardından
Bazı sözler vardır ki, yalnızca dile değil, kalbe dokunur. Yunus Emre’nin yüzyıllar öncesinden bugüne yankılanan o kudretli sözü gibi:


Bilişsel Onarım Terapisi (CRT): Nöropsikolojik Temelli Bir Müdahale Yöntemi
Bilişsel Onarım Terapisi (CRT), başta şizofreni olmak üzere, çeşitli psikiyatrik bozukluklarda bilişsel eksiklikleri azaltmayı hedefleyen yapılandırılmış bir müdahale yöntemidir.


“Bayram ve Yıkım Arasında Kalan İnsanlık”
23 Nisan sabahıydı. Çocuklar, rengârenk balonlarını göğe salarken yer kabuğu birden öfkelendi. Gök neşeyle gülümserken, toprak ağlamaya başladı.
bottom of page